ADANA KADIN PLATFORMU; “İSTANBUL SÖZLEŞMESİNİ SAVUNMAKTAN VAZGEÇMEYECEĞİZ!”

Kadın Platformu adına basın açıklamasını Avukat Sevil Aracı Bek okudu. Bek açıklamasında; “Adana Kadın Platformu olarak istismar, taciz, kadına yönelik şiddet gibi olaylarda, kız kardeşlerimizle birlikte adalet arayışımızı dava takibi yaparak da sürdürmekteyiz. Bugün iki dosya için Adana Adliyesindeydik” dedi. Adana Kadın Platformunun açıklaması şu şekilde; İlki çalıştığı okulda, okul müdürünün tacizlerine sessiz kalmadığı, boyun eğmediği için önce sürgün edilen, sonra da yine aynı kişi tarafından tehdit ve hakaret suçlamaları ile şikayet edilip hakkında dava açılan bir Eğitim Sen üyesi arkadaşımızın davasıydı. Bu dava, tacizci tarafından kendi suçlarını bastırmak üzere açılan, tabiri caizse “hem suçlu, hem güçlü” davasıdır. Yıllardır yönettiği okulda neredeyse tüm kadınlara yakışıksız hareketlerde bulunan, kadınları taciz eden bu zat hak ettiği cezayı elbette alacaktır. Şu ana kadar bu kişi hakkında taciz suçlaması ile açılmış üç dava bulunmaktadır. Bugün yapılan ve kadın arkadaşımızın yargılandığı dava karar için 13 Nisan gününe ertelendi. Bizler tüm bu davaları kadınlar olarak takip edecek, tacizcilerin cezalandırılması için mücadelemizi sürdüreceğiz. İkinci davamız ise iki yıldır devam eden, iki küçük yaşta kız kardeşin kuzenleri tarafından istismar edilmesi hakkındaydı. Bu davayı Adana Kadın Platformu olarak olayı ilk duyduğumuz andan itibaren takip etmekteyiz. Başlangıçta bir süre tutuklu yargılanan zanlı, ilk duruşmada adli kontrol kararı ile tahliye edilmiştir. Bu dosyada olay çok yakın akrabalık ilişkileri içinde gerçekleşmiştir. Ne yazık ki toplumumuz içerisinde böylesi birçok vaka aile içerisinde gizlenmekte, suçlular cezasız bırakılmaktadır. Böylesi bir ortamda, suçun ortaya çıkarılmasını sağlamak, buna cesaret edebilmek oldukça güçtür. İstismara uğrayan çocuklar ve anneleri de bu olayın zorluklarını yaşamaktadır. Öyle ki çocukların babası dahi çocukların yanında olmamıştır. İstanbul Sözleşmesi uygulansaydı, bu dosyaların mağduru kız kardeşlerimiz, daha da mağdur edilmeden, kolaylıkla adalete ulaşabilirlerdi. Çünkü İstanbul Sözleşmesi diyor ki: “Taraflar kasten gerçekleştirilen cinsel saldırı eylemlerin cezalandırılmasını sağlamak üzere gerekli yasal veya diğer tedbirleri alacaklardır:” (İstanbul Sözleşmesi 36. maddesi) “Taraflar bir şahsın onurunu ihlal etme etkisi yaratan veya bu maksatla gerçekleştirilen ve özellikle de aşağılayıcı, düşmanca, hakaretamiz, küçük düşürücü veya saldırgan bir ortam yaratırken, her türlü istenmeyen, cinsel mahiyette sözlü veya sözlü olmayan veya fiziksel davranışın cezai veya diğer yasal yaptırıma tabi olmasını temin etmek üzere gerekli yasal veya diğer tedbirleri alacaklardır.” (İstanbul Sözleşmesi 40. maddesi) İşte bizler tam da bu nedenlerle İstanbul Sözleşmesinden vazgeçmiyoruz. İstanbul Sözleşmesini savunma mücadelemizi alanlarda, sokaklarda, meydanlarda sürdüreceğiz. Sözleşmeyi nasıl kazandıysak öyle savunacağız. Toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlandığı, erkek adalet değil, gerçek adaletin uygulandığı, demokratik bir hukuk devle-tinde eşit, özgür ve şiddetten uzak bir yaşam sürmek isteyen tüm kadınları dayanış-maya, mücadeleye, İstanbul Sözleşmesi’ne sahip çıkmaya çağırıyoruz!