Erdoğan: Kapalı alanlarda maske zorunluluğu kaldırıldı
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde bir araya geldiği Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu üyeleriyle açıklama yaptı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşmasının satır başları şöyle;
Ramazan-ı şerifinizi ve pazartesi günü vasıl olacağımız bayramınızı şimdiden tebrik ediyorum. Koronavirüs salgınının ortaya çıkışından bugüne kadar ülkemize ve milletimize verdiğiniz hizmetler sebebiyle de her birinize şahsım, ailem, milletim adına şükranlarımı sunuyorum. Bilindiği gibi dünyamızın son 2 yılı bu salgının gölgesi altında geçti. Sağlık tehdidi olarak başlayan bu süreç kısa sürede üretimden tüketime, ulaşımdan turizme, spordan eğitime ve istihdama kadar her alanını etkileyen topyekün bir krize dönüştü.
Hayatımızın olağan akışını karşı karşıya olduğumuz yeni duruma göre tekrar düzenlemek mecburiyetinde kaldık kaldık ve ülkelerin her biri kendi kapasite ve kabiliyetleri ölçüsünde salgınla mücadeleye girişti.
Hastaneden sağlık personeline, maskeden ilaca, solunum cihazından aşıya kadar her başlık altında ciddi sıkıntılar yaşandı. Koskoca devletlerin havalimanlarında, sınır kapılarında maske kapma kavgasına girdiklerine malum hep bilikte şahit olduk. En önemlisi de devletlerin yönetim becerileri sınandı. Türkiye tüm bu sınamalardan alnının akıyla çıkabilen az sayıdaki ülkelerden biri olmuştur. Maruz kaldığı büyük yükün altında ezilmeyen sağlık alt yapımız ve fedakarlıklarına hep birlikte şahit olduğumuz sağlık çalışanlarımızla Sağlık Bakanımızın koordinasyonunda dünyada örnek bir varoluş mücadelesini ortaya koyan bu heyeti ayrıca kutluyorum.
Tabi bu arada bir de bizim için çok önemli olan bazı hocalarımızı isimlerini de vereceğim onları da ebediyete uğurladık. Merhum Cemil Taşçıoğlu hocamız, merhum Murat Dilmener hocamız, merhume Feriha Öz gibi salgında hayatını kaybeden hocalarımızın isimlerini verdiğimiz hastanelerimizi bu mücadelenin sembolleri olarak görüyoruz. Bu mücadelenin sembolleri olarak görmek, yaşamak ve yaşatmak da bizim için tabi çok çok önemli bir adım oldu.
Diğer ülkelerde insanların sağlık kuruluşlarına erişimi sınırlanırken biz sadece salgın döneminde şehir hastaneleriyle, devlet hastaneleriyle, acil durum hastaneleriyle, 16 binin üzerinde yeni yatağı da bu arada hizmete açtık. Salgınla en etkili mücadeleyi yürütürken toplumsal ihtiyaçların karşılanmasında da herhangi bir zaafiyete asla müsaade etmedik. Kamu görevlilerinin ve gönüllülerinin oluşturduğu Vefa grupları gibi uygulamalarla insanlarımızın yanında yer aldık. Milletimiz de gösterdiği dirayet ve sabırla bu sürece gerçekten çok önemli katkı sağladı. Her alanda olduğu gibi salgınla mücadelede de yol göstericimiz ve en önemli güç kaynağımız bilimin ışığı bilim insanlarımızın gayretleri olmuştur.
Yönetim olarak bize en büyük desteği Sağlık Bakanlığımızın sağlık tehdidinin dünyada duyulmaya başlamasıyla birlikte oluşturduğu Bilim Kurulumuz ve alt çalışma grupları vermiştir. Dünya Sağlık Örgütü de bu süreci yakından takip ederek takdirlerini kendi platformlarında açıkça kaydetmiştir. Gerek ikili bir araya geldiğimiz uluslararası toplantılarda açık net bunları bize söylemişlerdir. Sürekli güncellenerek ilgili kesimlerle paylaşılan Covid-19 salgın yönetimi ve çalışma rehberleri mücadeledeki en önemli yol haritamız olarak öne çıkmıştır.
Kriz dönemlerinde kamuoyunun beklentilerini karşılamak, alınan kararlara uyulmasını sağlamak, bunların muhtemel etkilerini yönetmek elbette kolay değildir. Hükümet olarak bilimsel verilerle toplumsal beklentileri en üst düzeyde buluşturmaya gayret ettik.
Hamdolsun hep birlikte ülkemizi bu sancılı ve sarsıntılı dönemden sağ sağlim çıkartarak milletimize karşı sorumluluğumuzu yerine getirmiş olmanın huzuru içinde bugün burada bir aradayız. Salgının başlangıcında bilinmeyen, tanınmayan sonuçları kestirilemeyen bir virüsle karşı karşıya gelinmiş olmanın yol açtığı belirsizlikler vardı.
Virüsün kaynağı olarak gösterilen Çin’den gelen bilgiler dehşetengiz bir tablo ortaya koymaktaydı. Hastalık diğer ülkelere yayıldıkça bilim insanlarının gözlemleri ve tespitleri tüm dünya ile birlikte bizi de hemen her gün yeni bilgilere yeni tavsiyelere maruz bıraktı. Vatandaşlarımızı virüse karşı korumak için dünyada geliştirilen her yöntemi, her aracı en hızlı şekilde ülkemize kazandırarak mücadeleyi özellikle ön plana çıkardık. Kendi verilerimizi analiz ettikçe bilgilerimizi geliştirdik. Kendi mücadele yöntemlerimizi oluşturduk.
Bilim insanlarımızın gayretleriyle yerli solunum cihazından tanı kitine, ilaç ve aşı üretimine kadar pek çok başarıya hep birlikte imza attık. Bugün dünyada kendi aşısını üretebilen 9 ülkeden biri durumundayız. Salgınla mücadele için ürettiğimiz her ürünü elde ettiğimiz her mücadeleyi ve tecrübeyi sahip olduğumuz tüm birikimi dost ve kardeş coğrafyalardaki halklarla paylaşarak insani sorumluluklarımızı da yerine getirdik. Dünya genelinde 160 ülkeye ve 12 uluslararası kuruluşa tıbbi yardım desteği sağlayarak insani ve vicdani hassasiyetlerimizin farkını salgın sürecinde de gösterdik. Açık konuşmak gerekirse gelişmiş ülkeler başta olmak üzere dünya bu konuda hiç de hayırla yad edilmeyecek bir yaklaşım sergilemiştir. Kendi güvenlikleri ve refahları dışında hiç bir şeyi umursamayan ülkelerin insanlığın tamamına yönelik tehditler karşısındaki bu bencilliği tarihin utanç sayfalarına kaydedilmiştir.
Türkiye olarak bu süreçten çıkardığımız ders diğer alanlar gibi sağlık alt yapısı ve hizmetleri konusunda da kendi kendimize yeterli hale gelmemizin şart olduğudur. güçlü alt yapımız ve nitelikli insan kaynağımızla bu hedefe hızla ulaşacağız. Tüm bu süreç boyunca Sağlık Bakanlığı ekibinin ve Bilim Kurulu üyelerimizin çabalarına ve emeklerine bizzat şahit olduğumuz bir konu bunu özellikle belirtmek istiyorum. Son 2 yıldır mesaisinin neredeyse tamamını hiç bir maddi karşılık beklemeksizin salgınla mücadeleya ayıran değerli bilim insanlarımıza milletim adına şükranlarımı sunuyorum. Bakanımız ve ekibi başta olmak üzere 1 milyon 300 bin kişilik sağlık ordumuzun günün 24 saati ve haftanın 7 günü verdiği hizmetleri asla unutmayacağız. Yürütülen mücadeleye destek veren İçişleri Bakanlığımız, Milli Eğitim Bakanlığımız, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığımız, Diyanet İşleri Başkanlığımız ve diğer kurumlarımızın mensuplarını da tebrik ediyorum. Sağlık çalışanlarımıza teşekkürümüzün en azından bir kısmını onlara yönelik şiddetin önüne geçilmesinden özlük haklarındaki iyileştirmelere kadar bir dizi düzenlemeyle ifade etmenin gayreti içerisindeyiz.
Salgının artık kitlesel bir tehdit olmaktan çıkmasıyla birlikte Avrupa ülkelerinin hemen tamamı kısıtlamaları malum kaldırmıştır. Ülkemizin de bu aşamaya geldiğine inanıyoruz. Nitekim bugün yapılan koronavirüs Bilim Kurulu toplantısında bu hususlar değerlendirilmiştir. Bilim Kurulumuz bundan sonra olağanüstü bir durum olmadıkça düzenli toplantı yapmasına ihtiyaç kalmadığı görüşüne varmıştır.
“Kapalı alanlarda maske kullanma zorunluluğu tümüyle kaldırılmıştır”
Koronavirüs tedbirleri kapsamında yaklaşık 3 yıldır uygulanan kapalı mekanlardaki maske kullanma zorunluluğu tümüyle kaldırılmıştır. Sadece toplu taşıma araçları ve sağlık kuruluşlarında maske kullanımı vaka sayısı binin altına düşene kadar bir müddet daha devam edecektir.
Bilim Kurulumuz kronik hastalığı olanlar ve yaşlılar başta olmak üzere tüm vatandaşlarımızın salgına karşı en büyük kozumuz olan aşıların özellikle hatırlatma dozlarını ihmal etmemelerini de önermektedir.