TÜM OKURLARIMA!

Birileri kılını kıpırdatmadı. Birileri sınırlardan göçmenleri ülkeye soktu bu on iki günde. Birileri elleriyle ateşlere su attı. Birileri yangınların önünde lüks yatta poz verdi! Birileri milletin kafasına çay attı, birileri tavşan yanmasın diye kendini parçaladı! Birileri termik santral yanarken canlı yayına çıkıp beyaz et ve kırmızı et tüm hepsinin parasını ödeyeceğiz dedi! Halk ne dedi peki? Evi barkı toprağı yanan halk ne dedi? Dediler ki biz onları baş tacı yaptık onlar bize çay attı! İşte bu on iki günün özeti.
Ülkede neler yandı on iki günde biliyor musunuz? Vicdan yandı, vicdan! İnsandan çok İçin için ağlayarak yanan ağacına, o toprağın içinde yaşayan solucana, ormanı yuva bilmiş sincaplara ve bütün canlılara acırım! 
Tatil fotoğrafı paylaşanlara, ya da kendine olan aşkı gözünü kör etmişlere, gözünü paradan başka her şeye kapatmışlara, evi yanmış insanlara gülenlere diyecek tek sözüm kalmadı artık.
Bir an önce bitsin bu felaket, daha büyük felaketler gelmeden bitsin diliyorum. Sonra önümüze bakalım. Seçim heyecanı sarsın ülkemizi, yeniden bir olmayı hatırlayalım. Sokaklarda kutlamalar yapalım yeşeren ormanlara bakıp! Bilime sarılalım, daha büyük savaşlar geliyor, doğa ile insanoğlu arasında, hazırlık yapalım!
Tüm okurlarıma ulaşsın bu yazım diye yazdığım tüm gazetelere aynı yazıyı gönderiyorum.
Ey Yüce Türk! Lütfen artık bir kurtarıcı beklemekten vazgeç! Atatürk’ün dediğini hatırla ve kalk kendinin kurtarıcısı ol!
Bu dönemde tek bir cümle kurmayan ünlüler, ileri gelenler, ve de bireysel olarak gördüğüm tanıdıklar, bu hayata elbet sizin de bir katkınız vardır! Bunu sorgulamak benim vazifem değildir, zaten bir şey söylemek haddime de değildir! Sizleri görmemeyi ve yok saymayı tercih ediyorum artık! Doğaya duyarsız kişinin benim hayatıma katacağı iyi bir şey olacağına inanmam.  Azıcık vicdan diliyorum sizlere!