ÖZÜNE GÜVEN

Bu iyi his,kişinin kendisine ait güvenini besler.   •Bu hayatta her insanın kendini geliştirme amacı bulunur. Bu amacı yerine getirememesi ve yaşanılan özgüven sorunu aslında bir kader değil,geçmişimizde yaşadığımız olumsuz deneyimlerimizin sonucunda oluşturduğumuz savunma mekanizmasıdır. Olumsuz sonuçlanan deneyimler kişiyi konfor alanına iter ve kabuğuna çekilmesine neden olur. Kişi o kabuğu kıramazsa uzun bir dönem boyunca yanlışlardan kaçınmak için hiçbir şey yapmamayı ve özellikle risk almamayı tercih edecektir. Bu da bir döngü haline gelerek kişiyi daha da kabuğuna sokacaktır.   •Kendine güvensizliğin en büyük nedenleri çocukluk dönemindeki eleştirel ve baskıcı ebeveyn tutumlarıdır. Her anne baba kendi uzantısı olan çocuğunun kusursuz olmasını ister,kendileri olmadığı halde. Yaptığı her yanlışta çocuğu ağır eleştirme,suçlama,cezalandırma ve kıyaslama gibi yaklaşımlar da kişinin kendine ait güvenini zedeler ve güvensiz bir yapı oluşturur. Müdahaleci yaklaşım da kişiyi kararsız bir hale getirir,kişi kendisinin doğru karar veremeyeceğine inanarak sürekli onay bekler. En önemli sorun ise bu durumun hayatı boyunca devam etmesidir;iş hayatını,ilişkilerini ve karar alması gereken her durumu etkiler. Bu durum aşırı düşünme sorununa kadar gidebilir.   •Bir çocuk aile içerisinde sürekli eleştirilmişse ya da sınıf içerisinde söylediği bir şeyden dolayı gülünç duruma düşmüşse ileride toplum içerisinde ve otoriter insanların yanında heyecanlanır,kendini ifade edemez ve bu yüzden kendini kötü hisseder. Yapamadığı şeylerden dolayı kendisine çok kızar ve ona suçluluk duygusu hakim olur. Her başarısız oluşunda engin bir umutsuzluğa düşebilir.   -Peki bu sorun nasıl aşılır?   Öncelikle bu durumun değiştirebilir olduğunu kabul etmek gerekir. Yanlış yapmanın geri alınamayacak kötü bir şey olduğu düşünülmemelidir. Deneyerek,tecrübe edinerek yetenekli olabileceğimiz alanları keşfetmek gerekir ve bu alanlar üzerinde çalışmak,üretmek,kendini geliştirmek kişinin kendine ait güvensizliğini ortadan kaldırır ve aslında ona neleri başarabileceğini,sandığından çok daha iyi olduğunu gösterir. Kişinin bunu fark etmesiyle beraber özgüveni yerine gelecek ve yükselmeye devam edecektir.   •Özgüvenin artmasıyla birlikte kişi kendi benliğinin farkındalığıyla kendisine de saygı duymaya başlar,özsaygıya sahip olur. Özsaygı;kişinin kendini ve sınırlarını bilerek kabul etmesi ve bundan hoşnut olmasıdır. Kişinin kendisine ne kadar değer verdiğini,kendisini ne kadar onaylayıp takdir ettiğini ve sevdiğini belirten ölçüttür. Kendisini seven ve değer veren insan kendini tanır,kendini tanıyan insan yetenekleri doğrultusunda kendini geliştirir ve geliştirmesi sonucunda özgüven kazanır. Aslında özsaygı ve özgüven birbirini böyle beslemektedir. Her ikisinin de başlangıç noktası kendini tanıma ve olduğu gibi kabul etmektir.   •Şunu da unutmamak gerekir: Özgüvenin de sınırı olmalıdır çünkü özgüven;küstahlığa,kibre,egoya,başkalarını beğenmemeye dönüşürse kişinin kendisine ve çevresine zarar verir. Aşırı özgüvenin kötü duygulara dönüşmesiyle kişi,toplum tarafından pek sevilmeyen ve sayılmayan birine dönüşebilir. Eğer aşırı özgüvenin kötü bir şekilde sizi ele geçirdiğini hissederseniz, Sevgili Bülent Akyürek’in dediği gibi: -İçinizdeki öküze ‘oha’ deyin.