“8 MART DÜNYA EMEKÇİ KADINLAR GÜNÜ” NEDENİYLE BASIN AÇIKLAMASI YAPILDI.

Açıklama öncesi Baro Başkanı Av. Semih Gökayaz, yönetim kurulu üyelerimiz, Kadın Merkezi Başkanı ve merkez üyeleri ile birlikte Adana Adliyesi koridorlarında kadın meslektaşlarına ve yurttaşlara, kalemde çalışan emekçi kadınlara, kadın hakimlere karanfil verip, günlerini kutladılar. Daha sonra Avukatlar Salonu’nda yapılan basın açıklamasına geçildi. Açıklamaya, Baro Başkanı Av. Semih Gökayaz, Merkez Koordinatörü ve Baro Başkan Yardımcısı Av. Miyesser Ersalan Önenli, Genel Sekreter Av. İlker Mengü, Saymanz Av. V. Mert Kuşdemir, Yönetim Kurulu Üyeleri Av. Gül Yalçın, Av. A. Duygu Özgüven, Baro Meclis Başkanımız Av. Yasemin Tanır, TBB Delegesi Av.Sinem Tanrısınatapan, Kadın Hakları Merkezi Başkanı Av. Neisa Ece Ertem, Kadın Hakları Merkezi Başkan Yardımcısı Av. Ayça Kara Sığırcı, Kadın Hakları Merkezi Başkan Yardımcısı Av. Ayşe Nur Karayel ve merkez üyeleri ile çok sayıda avukat katıldı. Adana Baro Başkanı Av. Gökayaz, burada yaptığı konuşmada, salondaki tüm erkek meslektaşlarını ayağa davet ederek, hep birlikte kadınları alkışlamalarını istedi. Av. Gökayaz, “Günümüzü coşkuyla ve mutlulukla kutlamak isterdik. Ne yazık ki içinden geçtiğimiz zaman buna el vermiyor. Ülkede akıl almaz bir şekilde katlanarak artan kadın cinayetlerinin önüne bir türlü geçemiyoruz. Kadın cinayetlerinin önlenmesi bir memleket meselesidir. Bir medeniyet meselesidir. Kadına yönelik şiddetin önlenmesi konusunda var gücümüzle çalışacağız. Nerede kadına bir haksızlık olsa, nerede bir şiddet olsa, nerede bir kadın cinayeti olsa hep birlikte çığlık atalım. Haykıralım. El ele verelim. Dayanışma içerisinde bu soruna hep birlikte çözüm bulalım.” dedi. Av. Gökayaz, Baro olarak 18-19 Mart 2022 tarihlerinde “Kadın Karşı Şiddetin Önlenmesi” konusunda çalıştay yapacaklarını belirterek, 49 baronun katılımı ve 11 masada yapılacak gerçekleşecek çalışmaların sonuçlarının da TBMM’ye ve siyasi partilere ileterek girişimlerde bulunacaklarını ifade etti Daha sonra Kadın Hakları Merkez Başkanı Av. Neisa Ece Ertem, TÜBAKKOM tarafından yazılı açıklamadan bağımsız duygu ve düşüncelerini paylaştı. Av. Neisa Ece Ertem, “Bizi evde, işte, sokakta, yolda görmeyenlere karşı daha fazla yorulacağımızı, bizi duymayanlara karşı daha fazla haykıracağımızı, bizi yok sayanlara karşı daha çok mücadele edeceğimizi bildirir; yaşamın her alanında kadınların hak ettikleri yeri aldığı; şiddetin, her türlü ayrımcılığın ortadan kalktığı, aydınlık, güneşli günler adına tüm kadınların, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nü kutluyorum” dedi. Daha sonra TÜBAKKOM tarafından yapılan basın açıklaması metini Kadın Hakları Merkezi Başkan Yardımcısı Av. Ayça Kara Sığırcı tarafından okundu. YASALARIMIZA VE KAZANIMLARIMIZA SAHİP ÇIKIYORUZ Tarih boyunca kadınlar, kadının insan haklarını ihlal eden düzenin değişmesi için mücadele etmiş ve bu mücadeleler sonucunda gerek yasalar gerekse uluslararası sözleşmeler bağlamında birçok kazanımlar elde etmişlerdir. Ancak günümüzde farklı yerlerde yaşanan savaşlar nedeniyle, kadınlar diğer haklarının yanında en temel hak olan yaşam haklarından dahi mahrum kalmaktadırlar. Bu sene 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nü, Ukrayna’da yaşanan savaş süreciyle karşılıyoruz. Her savaşta olduğu gibi bu savaşta da en çok kadınlar ve çocuklar mağdur olmakta, yaşanan süreç, dünya barışını açıkça tehdit etmektedir. Bu durumu kabul etmiyor, tüm taraf devletleri evrensel barışa hizmet etmeye davet ediyoruz. Ülkemizde ise 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü, utanç verici bir şekilde giderek artan kadına yönelik şiddetin, kadın cinayetlerinin, şüpheli kadın ölümlerinin dehşetinde yaşanmaktadır. Kadınlara ve çocuklara yönelik şiddet münferit olaylar olarak değerlendirilemeyeceği gibi, çözümü da yaptırımların artırılmasında değildir. Kadınların yaşam hakkına yönelik sistematik hale gelen kadın cinayetlerinin önlenmesi için yasaların eksiksiz uygulanması, önleyici ve koruyucu tedbirlerin alınması, toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamaya yönelik bütüncül politikaların oluşturularak samimi takibinin yapılaması gerekmektedir. Ancak iktidar, kadına yönelik şiddetle mücadele yerine, kadınların yaşam ve özgürlüklerinin güvencesi olan İstanbul Sözleşmesi’nden, hukuka aykırı bir şekilde imzayı çekerek, kadınları daha da korumasız bırakmıştır. Bu hukuka aykırı işlemin iptali için vatandaşlar, sivil toplum örgütleri, barolar ve Türkiye Barolar Birliği tarafından açılan davaların, Danıştay tarafından, yaşam hakkından yana tutum alınarak iptal edileceğine inanıyoruz. Bu arada bir kez daha iktidarı İstanbul Sözleşmesi’ne tekrar imza vermeye davet ediyoruz. İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmeye ilişkin irade, bugün kadınların nafaka hakkı dahil olmak üzere Medeni Yasa’da yer alan birçok hakka da yönelmiştir. 6. Yargı Paketi ile kamuoyunun gündemine gelen nafaka hakkının süreye bağlanması ve boşanmalarda “aile arabuluculuğu”nun getirilmesine ilişkin kabul edilemez söylemler ve yasal girişimler, kadın kazanımlarının kaybına yol açacağı gibi kadınların yaşam haklarına da saldırı oluşturacaktır. Nitekim, İstanbul Sözleşmesi’nden imzanın çekilmesi yanında, 6284 sayılı yasanın etkin uygulanmaması, nafakanın tartışmaya açılması; toplumsal cinsiyet eşitliğine karşı olan, kadının özgür birey olduğunu kabul etmeyen zihniyete cesaret vererek, kadına yönelik şiddetin artmasına zemin hazırlamıştır. Devletin her kademesindeki yetkilileri, kadın erkek eşitliğinden geri adım atarak toplumu dönüştürmeye yönelik girişimleri durdurmaya; medeni hakların kullanılmasında kadının karşısına çıkan engelleri ortadan kaldırmaya; Anayasa’da yazılı olan Cumhuriyetimizin temel niteliklerine ve uluslararası sözleşmelere uyumlu politikalar üretmeye davet ediyoruz. Bizler nafaka hakkımızdan, Medeni Yasa ile tanımlanmış haklarımızdan ve kazanımlarımızdan hiçbir koşulda vazgeçmeyeceğimizi belirterek, bu hususları tartışmaya açmanın; şiddet olaylarının ve kadın cinayetlerinin artmasına yol açmaktan başka bir sonuç yaratmayacağını belirtiyoruz. Kadınların hak mücadeleleri sonucunda elde ettiği kazanımlarının kaybına yol açacak her türlü girişimin karşısında olacağımız gibi bu kazanımların silinmesine izin vermeyeceğimizi Türkiye Barolar Birliği Kadın Hukuku Komisyonu (TÜBAKKOM) olarak açıkça beyan ediyoruz. Kadın cinayetleri politiktir diyor, bir kez daha Medeni Kanun’a ve 6284 sayılı yasaya dokunulmamasını, yasaların etkin bir şekilde uygulanmasını ve toplumsal cinsiyet eşitsizliğini ortadan kaldıracak politikaların oluşturulmasını talep ediyoruz. Baroların kadın hakları komisyonları / merkezleri ve TÜBAKKOM olarak, Türkiye Cumhuriyeti’nin eşit ve özgür bireyleri olan kadınların insan haklarının ihlaline yol açacak her türlü yasal değişikliğin, uygulama ve anlayışın karşısında, tüm kararlılığımız ve dayanışma duygularımızla mücadele edeceğimizi kamuoyuyla paylaşıyoruz. Türkiye Barolar Birliği Kadın Hukuku Komisyonu (TÜBAKKOM)