"MEVCUT SİSTEM MUTSUZ ÜNİVERSİTE MEZUNLARI İŞSİZ MESLEK ERBABLARI YARATIYOR"

Sayın;  Başkanım Öncellikle Bizi Kırmayıp bu yoğun programınızda bizi ağırladığınız için özellikle  size çok teşekkür ederiz.    -Siyaset yargıya Müdahale etmeli mi ?    siyasette Yargıya Müdahale etmemeli Tam tersi yargının da siyasete müdahale etmemesi lazım. Ancak son dönemde yaşadığımız güncel olaylar, sıcak olaylar ne yazık ki siyasettin yargıyı çok fazla etkisi altına aldığını, ortaya koyuyor. Örneğin; Enis Berberoğlu dosyası anayasa Mahkemesi hak ihlali kararı sonrası, yerel mahkemenin istanbul 14. Ağır ceza Mahkemesi bu karara riayet etmesi Anayasal sorumluluktur. Yerindelik denetimi yapılamaz gibi gerekçeyle bu mahkeme kararının dikkate alınmaması doğru bir uygulama değil. Anayasaya aykırı olduğunu ifade edeyim.    yeniden yargılama ve yargılanmanın yenilenmesi, talebinin redine dahil kararına ihtiraz edildi. Ben hukuksal sınırlar içerisinde, sorunun çözüleceği kanaatindeyim. Yargının bunu çözmek için kendi dinamikleri mevcut onu ifade edeyim. Orda çünkü ikinci kez Milletvekilli seçildiğine vurgu yapılıyor. İkinci kez değerlendirme yapılmasına vurgu yapılıyor. içeriğini doğruluğuna, yanlışlığı eksikliği, fazlalığı elbette kişiye göre değerlendirilebilir. Tartışılabilir ama önümüzde bir karar var. bu kararın uygulanması lazım. Anayasa son dönemde çok fazla kritik kararlar öncesi, bilhassa çok konuşuldu. 1 Ekimde Barolarla ilgili yasa gündeme gelmeden evvel onunla ilgili karar verilmeden evvel Devlet Bahçeli MHP Genel Başkanı çok Fazla , söylemlerde bulundu. İçişleri Bakanının yürütmeyi temsil eden, önemli bir bakanın hoş olmayan doğru olmayan, etki altına almaya fazlasıyla dönük olan açıklamaları var. bunlar Demokrasi adına, yargı adına, Hukuk adına doğru görüntüler değil. Anayasa Mahkemesi kararının uygulanmamsı üzerine isimi önemli değil herhangi bir mahkeme üyesinin de sosyal medya üzerinden, konu ile ilgili gündeme getirecek başka algılara sebebiyet verecek paylaşımlar yapılması da yargıya zarar verir. Yani siz, farklı yorumlamaya uygun ona müsait davranışlar sergilerseniz yargıyı da tartışmanın içersine alırsınız.    Bu yönüyle de doğru bir hareket  olmamıştır. o da yargı adına rahatsızlık yaratmıştır. orda görev alan tüm meslektaşlarımız adına rahatsızlık yaratmıştır. onu ifade edeyim. yargı bağımsızlığı, yargının tarafsızlığı noktasında hassasiyetimiz çok farklı ama Ülkemizde yargıya güvensizliğin  % 80'lere ulaştığı bir dönemde olduğumuzda içerisinden geçtiğimiz dönemin aslında ne kadar sorunlu, sıkıntılı yurttaş adına, yurttaşın bakışı yönüyle de yansıtmakta    Bu kargaşa içerisinde genç Avukatlar hakkında ne düşünüyorsunuz?     Genç meslektaşlarımız bilhassa taşrada yerelde çok sıkıntı yaşıyorlar. Ekonomik anlamda, iş yapabilme anlamında çok sıkıntı yaşıyorlar. Her ilde hukuk Fakültesi kontenjanların çok fazla olması, kıbrıs Üniversitelerin, Türki Cumhuriyetler derken sayı çok fazla arttı, çok şişdi.    -Özel Avukatlık Büroları açılıyor bunun Hakkında ki düşünceleriniz ?    Vakıf Üniversiteleri ile beraber sayı çok arttı. Türkiye ihtiyacın çok üzerinde Üniversite hukuk Fakültesi mezunu ve Avukat oluştu. Şimdi bugün sizde gördünüz 50 den fazla ruhsat vereceğiz genç Meslektaşlarımız  aramıza katılacak. Adana da ekonominin büyümediği, yatırımların artmadığı bir dönemde, hizmet sektöründe diğer alanlarda da artışın olmasının da bir faydası yok. yani "MEVCUT SİSTEM MUTSUZ ÜNİVERSİTE MEZUNLARI İŞSİZ MESLEK ERBABLARI YARATIYOR" Bundan da Avukatlar, haliyle etkileniyor. hele hele pandemi süreci yargısal sürelerin o yoğun dönemde uzatılmış olması, Adliyelerin Mahkemelerin Duruşmalarının olmamsı gibi unsurlarla çok fazla etkilendik. burdan da şöyle bir mesaj vermek isterim; Açıklandığı ifade edilen pandeminin etkisini azaltmaya dönük olduğu yüksek meblağlı paketlerden miktarlardan Avukatlar Hukuk camiası en küçük bir katkı almadı. onu da ifade edeyim. yani vergiler  verilmeye pirimler ödenmeye maliyetler kiralar aynen kaldığı yerden devam etti. Ben Adalet Bakanımıza da ifade etmiştim, Bununla ilgili taleplerimizde ısrarcıyız  ve yineliyoruz.    -Peki  Gündeme dair Hergün farklı şeyler değiştiği için gündeme ilişkin görüşleriniz nelerdir ?    Gündemle ilgili ilk söylediğim sözlere ek olarak, şunu ifade etmek isterim. Bi defa Medyanın Basının ve Sosyal Medyanın da etkisi ile bilhassa havuz medyasının Gündem çok çabuk değiştiriliyor. rüzgarlar estiriliyor, basit konular üzerinden aslında  çok ciddi konular varken, örneğin; İşsizlik örneğin; Ekonomik sıkıntılar, gibi yargıyla ilgili korkular endişeler çok daha fazla konuşulması gerekirken bunların hepsi hasır altı ediliyor. bakıyoruz dış dünyadaki gelişmeleri iş dünyamızda Ülke içerisinde mevcut iktidara malzeme yapan, onu yurttaşlarımızın duygularına ruh hallerine hitap edecek şekilde haberleştirip ona yansıtan bir ruh hali var. Ben bunu doğru görmüyorum. yani bana göre önemli bir sorun. Ayaklarımızın yere basması lazım Ülke olarak Toplum olarak, yaşadığımız sorunların neler olduğunu sağlıklı bir şekilde hamasetten reklamdan çıkardan daha bir çok unsurlardan ayrı bir şekilde ele alıp çözmeye dair gayret sarf etmemiz gerekiyor. Bakıyoruz 100. yılına dayanmış olan Atatürk Cumhuriyeti üzülerek söylüyorum çok üzülerek söylüyorum çok daha ileriye gitmesi lazımken çağdaşlaşma aydınlanma modernleşme noktasında ne yazık ki daha geriye gidiyor. Yani Milli Eğitim Müfredata Kurtuluş Savaşına MUSTAFA KEMAL ATATÜRK, ve diğer kahramanlarımız da dair unsurlar azaltıldığını ve bilinçli olarak yapıldığını görüyoruz. Ülkemizde Cemaatlere din  yapılara daha fazla yöneldiğini onlara daha fazla prim verildiğini görüyoruz. En yakın örneğini Adalet Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı diye bilirim yani Menzil Cemaatinin işte hak yolu unsurlarının devlet yapılanması içerisinde yer aldığını 15 temmuz sürecinde ders almayarak halla bu olumsuz unsurları Devlet yaşamında  devam ettirdiğini siyasi iktidarın fazlasıyla görüyoruz. Bur da ben liyakati hak edenin topluma halka devletimize yurttaşımıza fayda sağlayacak işler yapacak liyakatlik işlerin mutlak surete yer alması gerektiği unsuru bir kez daha yenilemek isterim.    -Son olarak  Adaletsiz bir ortam oluştuğu için son  görüşleriniz nelerdir ?     şöyle biraz evvel de söyledim yargıya olan güvensizlik, % 80'se insanlar ne yapıyor ?  ya unutup bir kenara bırakıyor, veya kendi adaletini kendi sağlamaya çalışıyor. son dönemlerde adli vakalarda ki artışların belki de bir nedeni de bu olabilir. onun ötesinde de Devlete olan güven Devletin kurumlarına olan güven yargıya olan güven de haliyle zedeleniyor. şu an içerisinde bulunduğumuz "binanın kapısında Adalet sarayı yazıyor"  yurttaşın içerde de adaletin tecelli ettiğine inanması lazım. Bilmesi lazım eğer bunu hissederse sorunun ciddi ölçüde çözmüşüz demektir.    -Dün bir röportajınız da  Hak Hukuk ve Adalet bir gün herkese lazım olacaktır ifadelerine yer vermiştiniz.    Bunu her mecrada söylüyorum. bakın şimdi Dünyada sadece Türkiye de değil sadece Orta Doğu içerisinde yaşadığımız coğrafya da değil Dünyada çok farklı rüzgarlar esiyor dönüşüyoruz çabuk değişiyoruz. Bunu unutmamamız gerekiyor. bunu sürekli aklımızda tutmamız gerekiyor. Avrupa Birliği ile ilişkiler Uluslararası Hukukla ilgili unsurlar dış dünyayla ilgili unsurlar bunlara uzun soluklu bakılması gerektiren unsurlardır. Yoksa içeride malzeme yapmaya uygun sözlerle sert sözlerle durumu değerlendirip sonrasında hüsranla karşı karşıya kalmamak lazım. ve yurttaşın o Anayasamızda yer alan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi sözleşmesinde yer alan Özgürlük,  Hak ve Özgürlükleri  yaşamazı lazım. Her şeyden evvel ifade özgürlüğünü yaşamazı lazım. Bugün gazeteciler, yüzden fazla gazeteci ceza evinde ise iki gün evvel sözcü kararı hukuksuz olan bir karar onaylanmışsa örnekleri çoğaltabilirim yani basın özgürlüğü düşünce ifade özgürlüğü yaşama geçmiyorsa, sosyal medyada da insanlar düşüncelerini yazmakta, paylaşmakta korkuyorsa adeta bir caddal avı  gibi de bu  paylaşımlar takip edilip çok hızlı bir şekilde hele hele siyasi iktidarla ilgili ise hemen hızlı bir şekilde olmamsı gereken davalar ve yargısal süreçler yaşanıyorsa Ülkemizde özgürlükler yaşama geçmiyor demektir. Bu Ülkemize de Halkımıza da insanımıza da büyük bir haksızlık.  Yani bunun çağdaş Dünyada önünü çağdaşlığa aydınlığa ATATÜRKÜN İlkelerine bağlı geleceğine bakan bir Ülkede yaşanmaması gereken unsurlar.    Bizde Çukurova Doğuş Gazetesi olarak,  Bu Güzel ve Anlamlı Röportaj için Adana Baro Başkanı Sn. Veli Küçük beyefendiye ayrıca çok teşekkür ederiz.