deneme bonusu veren siteler casino casino siteleri betebet bets10 Matadorbet vdcasino tipobet giriş Deneme Bonusu Siteleri girisonwin.org giris grandpashabet grandpashabet giris 2023

DEVA Partisi Adana 1. Olağan il kongresi gerçekleşti. Kongreye katılım ve coşku dikkat çekti

GÜNDEM 06.02.2022 - 16:59, Güncelleme: 10.10.2022 - 12:47 2432+ kez okundu.
 

DEVA Partisi Adana 1. Olağan il kongresi gerçekleşti. Kongreye katılım ve coşku dikkat çekti

DEVA Partisi Adana 1. Olağan İl Kongresi 6 Şubat 2022 Pazar günü, saat 11.30’da, Wedding Park Point’te Genel Başkan Sayın Ali BABACAN’ın Katılımı ile gerçekleşti.
Kongreye Adanalıların ilgisi oldukça fazlaydı. Gençliğin ve kadınların katılımının yanı sıra CHP tam kadro kongreye katılım sağladı. DEVA Partisi Yönetici ve Üyelerin dışında CHP Adana İl Başkanı Mehmet Çelebi ve İl Yönetim Kurulu üyeleri, Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar, Çukurova Belediye Başkanı Soner Çetin, Seyhan Belediye Başkanı Akif Kemal Akay, İmamoğlu Belediye Başkanı Kasım Karaköse, CHP Seyhan İlçe Başkanı Ahmet Dardağan, HDP Adana İl Eş Başkanları Mehmet Karakış ve Helin Kaya, Adana Baro Başkanı Av. Semih Gökayaz, bir çok siyasi partilerin temsilcilerin dışında muhtarlar, dernekler ve çok sayıda vatandaş katıldı. Divan oluşumunun ardından saygı duruşu gerçekleşti, İstiklal Marşı okundu. Daha sonra İl Yönetim Kurulu Üyeleri tarafından faaliyet raporları sunuldu. Raporlardan sonra DEVA Partisi İl Başkanı Sadullah Kısacık kürsüye geldi. Kongreye katılımın yüksek olması karşısında duygulanan Kısacık’a Babacan’da kürsüye çıktığında takıldı. Kısacık, kısa zamanda partinin 120 bin üyeye ulaştığında dikkat çekerek çalışmaların katlanarak ilerlediğini belirtti. DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan ise konuşmasında; “Öyle eksik-gedik değil, tam demokratik bir Türkiye hayaliyle yola çıktık” dedi. Babacan’ın kongrede yaptığı konuşmayı olduğu gibi aktarıyoruz; Deva Partisi’nin değerli genel merkez kurul üyeleri, Adana il teşkilatımızın çok değerli başkanı, Siyasi partilerin ve sivil toplum kuruluşlarımızın kıymetli temsilcileri, Değerli muhtarlarımız, Değerli teşkilat mensuplarımız, Sevgili Adanalı gönüldaşlarımız, Ulusal ve yerel basınımızın kıymetli mensupları, Ekranları başında ve sosyal medya hesaplarımızdan bizleri izleyen tüm vatandaşlarımız; Hepinizi en içten duygularımla selamlıyor, birinci olağan Adana il kongremize hoş geldiniz diyorum. Ülkemizin yarınlarına damgasını vuracak olan Tarım Eylem Planımızı dünya aleme ilan ettiğimiz şehrimizdeyiz bugün. Türk’üyle, Kürt’üyle, Arap’ıyla bir arada yaşamın nadide simgelerinden birisindeyiz. Kelimenin tam anlamıyla bir zenginlik ve bereket kentindeyiz. Sadece toprağıyla değil, insanıyla da ülkemizin gurur şehirlerinden birindeyiz. Türkiye’nin kültürel tarihinde parlayan yıldızların evindeyiz. Dünyaca ünlü yazarımız Yaşar Kemal, vatandaşlarımızın bin bir türlü derdine tercüman olan sanatçımız Müslüm Gürses gibi isimleri yetiştiren topraklardayız. Çukurova’nın gözbebeği Adana’da, siz değerli yol arkadaşlarımın huzurunda, tüm Türkiye’yi muhabbetle selamlıyorum. Bu ne büyük bir coşku, bu ne muhteşem bir birliktelik. Adana’ya ne zaman gelsek, Adana’dan ne zaman geçsek bu coşkuyla enerji doluyoruz. Sağ olun, var olun. Değerli arkadaşlar; Bizler, 9 Mart 2020 günü yola ne için çıktık, biliyor musunuz? Düşünen, konuşan, tartışan, eleştiren, birbirini dinleyen bir Türkiye için yola çıktık. Biz, ifade özgürlüğünü reddeden, fikirlerden korkan yönetim anlayışını reddediyoruz. Bu nedenle, parti programımızın en başına hak ve özgürlükleri koyduk. “Hakların, özgürlüklerin pazarlığı falan olmaz” dedik. Öyle eksik-gedik değil, tam demokratik bir Türkiye hayaliyle yola çıktık. Değerli yol arkadaşlarım, şimdi sizlere sormak istiyorum. Tam demokrasi bayrağını, Adana’nın dağlarından ovalarına kadar her yere taşıyacak mısınız? DEVA Partisi’nin damlalarını, Adana’nın ırmaklarıyla buluşturacak mısınız? Adana’nın sokaklarında bu demokrasi hareketini büyütecek misiniz? Evet, Adana hazır maşallah. Sağ olun, var olun. Değerli arkadaşlar, İktidardaki otoriter ortaklığın yaptığı çok kötü şeyler var. Liste uzun tabii, ama en kötüsü ne biliyor musunuz? Gençlerin hayallerini ellerinden alıyorlar. Gençler, bu otoriter ortaklık tarafından sistematik bir şekilde dışlanıyor. Gençler; harçlıklarıyla kitap alamıyor. Kitap fiyatları olmuş ateş pahası. Gençler, arkadaşlarıyla bir kafede oturamıyor. Bir kahve içmek lüks olmuş. Odalarından çıkamıyorlar, odalarından. Bu ülkenin gençlerine reva görülen hayat standardı bu mu olmalı Allah aşkına? Gençleri hayattan izole, işsiz, arkadaşsız, eşsiz-dostsuz, en fenası “umutsuz” bir biçimde, odalarına hapsetmek reva mı? Ehil kadroların iş başında olduğu, kararların ortak akıl ve istişareyle alındığı yılları hatırlayın. Gençler, yazın çalışıp kazandıkları yevmiyeleriyle son model oyun konsollarının sahibi olabiliyordu. Gençler, biriktirdikleri harçlıklarla sırt çantalarını alıp yurt dışına çıkabiliyordu. Mesleklerine yeni başlayan gençler, uygun kredilerle araba alabiliyordu. Ülkemize hem demokraside hem ekonomide altın yıllarını yaşattığımız zamanlar böyleydi. Peki bugün hangi noktadayız arkadaşlar? Gençlerin, şöyle harçlıklarını biriktirip, iki ülke görmeye güçleri yetmiyor. Bırakın başka ülkeyi, yaşadıkları şehri bile gezemez haldeler. Oyun konsolu falan var ya, tamamen hayal. Yeniden eski günlerdeki gibi atari ilanları çıktı. İnanılır gibi değil, kabul edilebilir değil. Ekonomide, hukukta, adalette ülkeyi 70li 80li yıllara döndüren iktidar; çocukların gençlerin oyunlarında da 80 model araçları hayatımıza soktu. Peki, arkadaşlar, bu kahredici tabloyu partili medyada görebiliyor muyuz? Göremiyoruz çünkü partili medya, gençlerin yaşadığı yoklukla ilgilenmiyor. Bir sağa bir sola çamur atmakla uğraştıkları için, vatana millete hayırlı tek bir iş yapmaya zamanları kalmıyor. Bakın; partili medyada, adı pelikan mıdır, melikan mıdır nedir, bir kuş sürüsü geçenlerde bana sataşmaya kalkmış. Niye? Gençlik yıllarımda kendi imkanlarımla yurt dışına çıkmışım. Bu kuş sürüleri ve onların akıl babaları, kamu kaynaklarını tepe tepe kullanmayı alışkanlık haline getirdikleri için şaşırdılar herhalde. Değerli arkadaşlar, Ben, dünyayı gezip görmüş olmaktan, görgü ve bilgimi artırmış olmaktan gurur duyarım. Kendi imkanlarımla, dünyayı tanımaktan, yeni bilgiler öğrenmekten ne diye utanacakmışım? Öyle kamu kaynaklarıyla, nereden geldiği bilinmeyen paralarla boğaz kenarından operasyon işleri yapanlar ve onlara bunu yaptıranlar anlayamaz tabii. İşte bu sözüm ona “uçan kuş gazeteciliği” yapanlar ve onların patronları, bu ülkedeki her gencin yüksek kalitede bir hayatı hak ettiğini anlayamıyor. Akıllarının ucundan bile geçiremezler. Bu bir vizyon, bakış, zihniyet meselesi. Onlar, insanların gençliğini sömüren bu otoriter ortaklığın kapıkulu oldukları için, akılları beş karış havada. Ne yaparlarsa yapsınlar. Bildikleri gibi yapsınlar. Bizim alnımız açık, başımız dik. Bugüne kadar ne bir hukuksuzluğa bulaştık ne de haram bir lokma yedik. İşte bugün biz ne söylüyorsak, haklı olmanın verdiği özgüvenle söylüyoruz. Ve diyoruz ki: hiçbir karalama kampanyası, bizi yolumuzdan caydıramaz. Hiç kimsenin gücü, bu ülkenin gençlerine sunacağımız özgürlüğü ve zenginliği engellemeye yetmeyecek. Değerli arkadaşlar, Bizler siyaseti laf kalabalığı olarak gören insanlar değiliz. Siyasetin asıl amacının sorunlara çözüm bulmak olduğunu biliyoruz. Bu bilinçle de; daima gençlerin arkasında yürüyoruz. Onlar önde, biz onların gerisinde ilerliyoruz. Dert, tasa dolu gözler umut dolana kadar, gençlerin yüzüne kapanan kapılar açılana kadar arkalarındayız. Torpili olmadığı için işsizliğe mahkûm edilen gençlere yaşatılan bu adaletsizliği sona erdireceğiz. İktidara gelir gelmez, liyakatsızlığın maskesi haline gelen mülakat sistemini kaldıracağız. Çöpe atacağız çöpe. Gençlerin kaliteli, nitelikli, dünya standartlarında eğitim alması için köklü bir eğitim reformu başlatacağız. Gençleri kalıplara sokmaya çalışan dar zihniyeti de tarihin çöplüğüne göndereceğiz. Gençleri, ailelerinden daha geride bir hayat yaşayacaklarını düşünmeye sürükleyen bu zorbalığa son vereceğiz. Çünkü liseli, üniversiteli arkadaşlarım, bu ülkede adalet yok dediği müddetçe hiçbirimizin özgür olamayacağını biliyoruz. Her bir gencimizin hakkı hukuku için, ötekileştirilmemesi için yürüyoruz. Her birinin, hayatın her alanında fırsat eşitliğine sahip olması için çalışıyoruz. Bakın arkadaşlar, Batı’ya bakın. İlerleyen Asya’ya bakın: gençlerin önünde sınırsız bir hayal seti var. Elin Batılısı, Asyalısı, bizim gençlerimizden daha zeki, daha kabiliyetli de, onun için mi daha iyi hayatlar yaşayabiliyorlar? Hayır, oralarda gençlere sunulan imkanlar ve özgürlük ortamı daha fazla da ondan. İşte biz, başta özgürlük olmak üzere, hukuktan eğitime, ekonomiden dijital politikalara, sağlıktan çevreye kadar tüm alanlarda çalışıyoruz. Bugün gençler teknolojiye erişemiyorlar. Biz tüm ülkeyi geniş kapasiteli fiber optik ağlara kavuşturacağız. Ucuz ve hızlı internet hizmeti sunacağız. Teknoloji ürünlerini, bir lüks tüketim olarak görmüyoruz. Bu ürünlerdeki vergi yükünü gençler için azaltacağız. Gasp edilmiş tüm özgürlükleri de teker teker iade edeceğiz. Bugün gençlerin hayatları çalınıyor. Biz önce özgürlüklerini iade edeceğiz. Gençler, üniversite bitirseler de, bitirmeseler de iş bulamıyorlar. Biz, istihdam imkanlarını arttıracağız. Gençlere, hayallerini süsleyen iş imkanlarına erişme fırsatı sunacağız. Bakın arkadaşlar, Gençlerin umutsuzluğa sürüklenmesi Türkiye!nin bir numaralı beka sorunudur. Hani dillerinden düşürmüyorlar ya her şeye “Beka beka” Beka ne demek? Ayakta kalmak demek. Gençlerin terk etmek istediği bir ülke ayakta kalabilir mi Allah aşkına? Bugün gençler ne yazık ki çareyi ülkeden kaçmakta arıyor. Ülkeden kaçamayanlar da, ağır bir depresyon yaşıyor. Bu nedenle bizler; Türkiye’yi, gençlerin yaşamak istediği bir ülke yapacağız. Hem de sadece kendi gençlerimizin değil, başka ülkelerden gelen gençlerin de gelip bir süre eğitim almak istediği bir ülke olacağız. Ama bugünkü gibi “Türkiye’nin parası pul olmuş. Şöyle ucuz bir tatil yapalım” demeyecekler. Hayatlarının bir kısmını, yıldızlaşan bir Türkiye’de, kaliteli eğitim alarak geçirmek isteyecekler. Biz bunları zamanında yaptık arkadaşlar. Hatırlayın, Avrupa’dan Erasmus’la gelen gençler için Türkiye yükselen bir ülkeydi. Bunları gördük. Ama emin olun daha iyisini yine bizler yapacağız. Hem de DEVA Partisi kadrolarıyla, ülkemizi layık olduğu seviyeye taşıyacağız. Türkiye’yi daha da güçlü bir şekilde dünyanın cazibe merkezi haline getireceğiz. Değerli arkadaşlar, Bir noktanın altını çizmek istiyorum. Dikkat ederseniz Türkiye’yi terk etmek isteyen gençlerin hayalinde hep Avrupa ülkeleri var. Çünkü gençler daha iyi demokrasi, daha geniş özgürlükler ve daha yüksek refah seviyesi istiyor. Avrupa modelini de bu yüzden tercih ediyor. Öyle Şangay Beşlisi’ymiş, şuymuş buymuş, gençlere hiçbir şey vaat etmiyor. Ancak ülkeyi yönetenlere bakıyoruz, kafalarına esince Şangay demeye başlıyorlar. Türkiye’yi Avrupa’dan uzaklaştıracak ne varsa yapmaya çalışıyorlar. Biliyorsunuz; geçen sene bir gece yarısı aldıkları hukuksuz bir kararla, öncüsü olduğumuz İstanbul Sözleşmesi’nden tek imzayla ayrıldılar. Şimdi de ülkemizi, kuruluşundan beri içinde yer aldığı Avrupa Konseyinin yaptırım kararlarıyla karşı karşıya bıraktılar. Niçin? Sayın Erdoğan’ın keyfi yüzünden. Almış yanına aynı zihniyetten iki ortak. Hukuku tanımadan, uluslararası sözleşmeleri umursamadan yürüyor. Kendi vatandaşımızın haklarını ihlal ettiği yetmiyormuş gibi, bir de bu ihlal tespit edildiğinde, bağlı olduğumuz sözleşmeyi uygulamamakta inat ediyor. Yahu, bu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin altında Türkiye’nin imzası var mı? Var. “Biz bu sözleşmeye uyacağız” diye devlet taahhüttü verilmiş mi? Verilmiş. Kuruluşundan bu yana, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan yargıçlar görev yapıyor mu? Yapıyor. Rahmetli Özal’dan bu yana, vatandaşlarımızın Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine başvuru hakkı var mı? Var. Yetmedi; taraf olduğumuz uluslararası anlaşma ve sözleşmelerin iç hukukumuzu bağladığı, kendi anayasamızın hükmü değil mi? Hükmü. Ve bütün bunlar, zamanında bizim kendi vatandaşlarımızın hakkını hukukunu korumak için yapılmış işler. Bir gün gelir de, otoriter bir iktidar vatandaşlarımıza zulmetmeye başlarsa, insanların nefes alacağı bir kapı olsun diye atılmış adımlar bunlar. Yazık… gerçekten çok yazık. Böyle bir devlet yönetimi olamaz. Özü-sözü başka, hali-tavrı değişken… Hava durumu musunuz siz yahu? Havayı bile öngörmek mümkün, ama Erdoğan’ı öngörmek mümkün değil. Bir de ne diyor? “Avrupa, yerel mahkemelerimizin kararlarını tanımıyormuş.” Yine en iyi bildiği işi yapıyor: meseleyi çarpıtıyor. Şimdi ben buradan Sayın Erdoğan’a soruyorum. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi onca yıldır bizim mahkemelerimize saygısızlık etmiyordu da şimdi mi ediyor? Eğer Türkiye AİHM’e en çok şikayet edilen ülkeler listesinde başlardaysa, bunun sebebi de sizsiniz. Yine kendisine soruyorum: Madem öyle, siz, kendiniz, niçin zamanında tam 3 defa Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine başvuru yaptınız? Evet, bu ülkede, yargının bağımsız ve tarafsız çalışmadığında yargının nasıl vahim hatalar yaptığını, bir şiir okuduğunuz için hapse girdiğinizde de gördük. Hatırlayın, o vesayet günlerinde size haksızlık yapıldığında, siz de Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kapısını çaldınız. Hem de üç defa çaldınız. Dönemin gazetelerine şöyle bir bakın arkadaşlar. Ne yazıyor? “Anayasa Mahkemesinin milletvekili olamayacağı kararı verdiği AK Parti Lideri Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine başvurdu” yazıyor. Üstelik bu, kendisinin üçüncü başvurusu. Sayın Erdoğan AİHM’e başvurunca sorun yok; ama başkası başvurduğunda var; öyle mi? Bakın arkadaşlar burada mesele, AİHM veya Sayın Erdoğan falan değil. 84 milyonun hakkını, hukukunu ilgilendiren; ülkemizin uluslararası itibarını belirleyen bir konudan bahsediyoruz.
DEVA Partisi Adana 1. Olağan İl Kongresi 6 Şubat 2022 Pazar günü, saat 11.30’da, Wedding Park Point’te Genel Başkan Sayın Ali BABACAN’ın Katılımı ile gerçekleşti.
Kongreye Adanalıların ilgisi oldukça fazlaydı. Gençliğin ve kadınların katılımının yanı sıra CHP tam kadro kongreye katılım sağladı. DEVA Partisi Yönetici ve Üyelerin dışında CHP Adana İl Başkanı Mehmet Çelebi ve İl Yönetim Kurulu üyeleri, Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar, Çukurova Belediye Başkanı Soner Çetin, Seyhan Belediye Başkanı Akif Kemal Akay, İmamoğlu Belediye Başkanı Kasım Karaköse, CHP Seyhan İlçe Başkanı Ahmet Dardağan, HDP Adana İl Eş Başkanları Mehmet Karakış ve Helin Kaya, Adana Baro Başkanı Av. Semih Gökayaz, bir çok siyasi partilerin temsilcilerin dışında muhtarlar, dernekler ve çok sayıda vatandaş katıldı. Divan oluşumunun ardından saygı duruşu gerçekleşti, İstiklal Marşı okundu. Daha sonra İl Yönetim Kurulu Üyeleri tarafından faaliyet raporları sunuldu. Raporlardan sonra DEVA Partisi İl Başkanı Sadullah Kısacık kürsüye geldi. Kongreye katılımın yüksek olması karşısında duygulanan Kısacık’a Babacan’da kürsüye çıktığında takıldı. Kısacık, kısa zamanda partinin 120 bin üyeye ulaştığında dikkat çekerek çalışmaların katlanarak ilerlediğini belirtti. DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan ise konuşmasında; “Öyle eksik-gedik değil, tam demokratik bir Türkiye hayaliyle yola çıktık” dedi. Babacan’ın kongrede yaptığı konuşmayı olduğu gibi aktarıyoruz; Deva Partisi’nin değerli genel merkez kurul üyeleri, Adana il teşkilatımızın çok değerli başkanı, Siyasi partilerin ve sivil toplum kuruluşlarımızın kıymetli temsilcileri, Değerli muhtarlarımız, Değerli teşkilat mensuplarımız, Sevgili Adanalı gönüldaşlarımız, Ulusal ve yerel basınımızın kıymetli mensupları, Ekranları başında ve sosyal medya hesaplarımızdan bizleri izleyen tüm vatandaşlarımız; Hepinizi en içten duygularımla selamlıyor, birinci olağan Adana il kongremize hoş geldiniz diyorum. Ülkemizin yarınlarına damgasını vuracak olan Tarım Eylem Planımızı dünya aleme ilan ettiğimiz şehrimizdeyiz bugün. Türk’üyle, Kürt’üyle, Arap’ıyla bir arada yaşamın nadide simgelerinden birisindeyiz. Kelimenin tam anlamıyla bir zenginlik ve bereket kentindeyiz. Sadece toprağıyla değil, insanıyla da ülkemizin gurur şehirlerinden birindeyiz. Türkiye’nin kültürel tarihinde parlayan yıldızların evindeyiz. Dünyaca ünlü yazarımız Yaşar Kemal, vatandaşlarımızın bin bir türlü derdine tercüman olan sanatçımız Müslüm Gürses gibi isimleri yetiştiren topraklardayız. Çukurova’nın gözbebeği Adana’da, siz değerli yol arkadaşlarımın huzurunda, tüm Türkiye’yi muhabbetle selamlıyorum. Bu ne büyük bir coşku, bu ne muhteşem bir birliktelik. Adana’ya ne zaman gelsek, Adana’dan ne zaman geçsek bu coşkuyla enerji doluyoruz. Sağ olun, var olun. Değerli arkadaşlar; Bizler, 9 Mart 2020 günü yola ne için çıktık, biliyor musunuz? Düşünen, konuşan, tartışan, eleştiren, birbirini dinleyen bir Türkiye için yola çıktık. Biz, ifade özgürlüğünü reddeden, fikirlerden korkan yönetim anlayışını reddediyoruz. Bu nedenle, parti programımızın en başına hak ve özgürlükleri koyduk. “Hakların, özgürlüklerin pazarlığı falan olmaz” dedik. Öyle eksik-gedik değil, tam demokratik bir Türkiye hayaliyle yola çıktık. Değerli yol arkadaşlarım, şimdi sizlere sormak istiyorum. Tam demokrasi bayrağını, Adana’nın dağlarından ovalarına kadar her yere taşıyacak mısınız? DEVA Partisi’nin damlalarını, Adana’nın ırmaklarıyla buluşturacak mısınız? Adana’nın sokaklarında bu demokrasi hareketini büyütecek misiniz? Evet, Adana hazır maşallah. Sağ olun, var olun. Değerli arkadaşlar, İktidardaki otoriter ortaklığın yaptığı çok kötü şeyler var. Liste uzun tabii, ama en kötüsü ne biliyor musunuz? Gençlerin hayallerini ellerinden alıyorlar. Gençler, bu otoriter ortaklık tarafından sistematik bir şekilde dışlanıyor. Gençler; harçlıklarıyla kitap alamıyor. Kitap fiyatları olmuş ateş pahası. Gençler, arkadaşlarıyla bir kafede oturamıyor. Bir kahve içmek lüks olmuş. Odalarından çıkamıyorlar, odalarından. Bu ülkenin gençlerine reva görülen hayat standardı bu mu olmalı Allah aşkına? Gençleri hayattan izole, işsiz, arkadaşsız, eşsiz-dostsuz, en fenası “umutsuz” bir biçimde, odalarına hapsetmek reva mı? Ehil kadroların iş başında olduğu, kararların ortak akıl ve istişareyle alındığı yılları hatırlayın. Gençler, yazın çalışıp kazandıkları yevmiyeleriyle son model oyun konsollarının sahibi olabiliyordu. Gençler, biriktirdikleri harçlıklarla sırt çantalarını alıp yurt dışına çıkabiliyordu. Mesleklerine yeni başlayan gençler, uygun kredilerle araba alabiliyordu. Ülkemize hem demokraside hem ekonomide altın yıllarını yaşattığımız zamanlar böyleydi. Peki bugün hangi noktadayız arkadaşlar? Gençlerin, şöyle harçlıklarını biriktirip, iki ülke görmeye güçleri yetmiyor. Bırakın başka ülkeyi, yaşadıkları şehri bile gezemez haldeler. Oyun konsolu falan var ya, tamamen hayal. Yeniden eski günlerdeki gibi atari ilanları çıktı. İnanılır gibi değil, kabul edilebilir değil. Ekonomide, hukukta, adalette ülkeyi 70li 80li yıllara döndüren iktidar; çocukların gençlerin oyunlarında da 80 model araçları hayatımıza soktu. Peki, arkadaşlar, bu kahredici tabloyu partili medyada görebiliyor muyuz? Göremiyoruz çünkü partili medya, gençlerin yaşadığı yoklukla ilgilenmiyor. Bir sağa bir sola çamur atmakla uğraştıkları için, vatana millete hayırlı tek bir iş yapmaya zamanları kalmıyor. Bakın; partili medyada, adı pelikan mıdır, melikan mıdır nedir, bir kuş sürüsü geçenlerde bana sataşmaya kalkmış. Niye? Gençlik yıllarımda kendi imkanlarımla yurt dışına çıkmışım. Bu kuş sürüleri ve onların akıl babaları, kamu kaynaklarını tepe tepe kullanmayı alışkanlık haline getirdikleri için şaşırdılar herhalde. Değerli arkadaşlar, Ben, dünyayı gezip görmüş olmaktan, görgü ve bilgimi artırmış olmaktan gurur duyarım. Kendi imkanlarımla, dünyayı tanımaktan, yeni bilgiler öğrenmekten ne diye utanacakmışım? Öyle kamu kaynaklarıyla, nereden geldiği bilinmeyen paralarla boğaz kenarından operasyon işleri yapanlar ve onlara bunu yaptıranlar anlayamaz tabii. İşte bu sözüm ona “uçan kuş gazeteciliği” yapanlar ve onların patronları, bu ülkedeki her gencin yüksek kalitede bir hayatı hak ettiğini anlayamıyor. Akıllarının ucundan bile geçiremezler. Bu bir vizyon, bakış, zihniyet meselesi. Onlar, insanların gençliğini sömüren bu otoriter ortaklığın kapıkulu oldukları için, akılları beş karış havada. Ne yaparlarsa yapsınlar. Bildikleri gibi yapsınlar. Bizim alnımız açık, başımız dik. Bugüne kadar ne bir hukuksuzluğa bulaştık ne de haram bir lokma yedik. İşte bugün biz ne söylüyorsak, haklı olmanın verdiği özgüvenle söylüyoruz. Ve diyoruz ki: hiçbir karalama kampanyası, bizi yolumuzdan caydıramaz. Hiç kimsenin gücü, bu ülkenin gençlerine sunacağımız özgürlüğü ve zenginliği engellemeye yetmeyecek. Değerli arkadaşlar, Bizler siyaseti laf kalabalığı olarak gören insanlar değiliz. Siyasetin asıl amacının sorunlara çözüm bulmak olduğunu biliyoruz. Bu bilinçle de; daima gençlerin arkasında yürüyoruz. Onlar önde, biz onların gerisinde ilerliyoruz. Dert, tasa dolu gözler umut dolana kadar, gençlerin yüzüne kapanan kapılar açılana kadar arkalarındayız. Torpili olmadığı için işsizliğe mahkûm edilen gençlere yaşatılan bu adaletsizliği sona erdireceğiz. İktidara gelir gelmez, liyakatsızlığın maskesi haline gelen mülakat sistemini kaldıracağız. Çöpe atacağız çöpe. Gençlerin kaliteli, nitelikli, dünya standartlarında eğitim alması için köklü bir eğitim reformu başlatacağız. Gençleri kalıplara sokmaya çalışan dar zihniyeti de tarihin çöplüğüne göndereceğiz. Gençleri, ailelerinden daha geride bir hayat yaşayacaklarını düşünmeye sürükleyen bu zorbalığa son vereceğiz. Çünkü liseli, üniversiteli arkadaşlarım, bu ülkede adalet yok dediği müddetçe hiçbirimizin özgür olamayacağını biliyoruz. Her bir gencimizin hakkı hukuku için, ötekileştirilmemesi için yürüyoruz. Her birinin, hayatın her alanında fırsat eşitliğine sahip olması için çalışıyoruz. Bakın arkadaşlar, Batı’ya bakın. İlerleyen Asya’ya bakın: gençlerin önünde sınırsız bir hayal seti var. Elin Batılısı, Asyalısı, bizim gençlerimizden daha zeki, daha kabiliyetli de, onun için mi daha iyi hayatlar yaşayabiliyorlar? Hayır, oralarda gençlere sunulan imkanlar ve özgürlük ortamı daha fazla da ondan. İşte biz, başta özgürlük olmak üzere, hukuktan eğitime, ekonomiden dijital politikalara, sağlıktan çevreye kadar tüm alanlarda çalışıyoruz. Bugün gençler teknolojiye erişemiyorlar. Biz tüm ülkeyi geniş kapasiteli fiber optik ağlara kavuşturacağız. Ucuz ve hızlı internet hizmeti sunacağız. Teknoloji ürünlerini, bir lüks tüketim olarak görmüyoruz. Bu ürünlerdeki vergi yükünü gençler için azaltacağız. Gasp edilmiş tüm özgürlükleri de teker teker iade edeceğiz. Bugün gençlerin hayatları çalınıyor. Biz önce özgürlüklerini iade edeceğiz. Gençler, üniversite bitirseler de, bitirmeseler de iş bulamıyorlar. Biz, istihdam imkanlarını arttıracağız. Gençlere, hayallerini süsleyen iş imkanlarına erişme fırsatı sunacağız. Bakın arkadaşlar, Gençlerin umutsuzluğa sürüklenmesi Türkiye!nin bir numaralı beka sorunudur. Hani dillerinden düşürmüyorlar ya her şeye “Beka beka” Beka ne demek? Ayakta kalmak demek. Gençlerin terk etmek istediği bir ülke ayakta kalabilir mi Allah aşkına? Bugün gençler ne yazık ki çareyi ülkeden kaçmakta arıyor. Ülkeden kaçamayanlar da, ağır bir depresyon yaşıyor. Bu nedenle bizler; Türkiye’yi, gençlerin yaşamak istediği bir ülke yapacağız. Hem de sadece kendi gençlerimizin değil, başka ülkelerden gelen gençlerin de gelip bir süre eğitim almak istediği bir ülke olacağız. Ama bugünkü gibi “Türkiye’nin parası pul olmuş. Şöyle ucuz bir tatil yapalım” demeyecekler. Hayatlarının bir kısmını, yıldızlaşan bir Türkiye’de, kaliteli eğitim alarak geçirmek isteyecekler. Biz bunları zamanında yaptık arkadaşlar. Hatırlayın, Avrupa’dan Erasmus’la gelen gençler için Türkiye yükselen bir ülkeydi. Bunları gördük. Ama emin olun daha iyisini yine bizler yapacağız. Hem de DEVA Partisi kadrolarıyla, ülkemizi layık olduğu seviyeye taşıyacağız. Türkiye’yi daha da güçlü bir şekilde dünyanın cazibe merkezi haline getireceğiz. Değerli arkadaşlar, Bir noktanın altını çizmek istiyorum. Dikkat ederseniz Türkiye’yi terk etmek isteyen gençlerin hayalinde hep Avrupa ülkeleri var. Çünkü gençler daha iyi demokrasi, daha geniş özgürlükler ve daha yüksek refah seviyesi istiyor. Avrupa modelini de bu yüzden tercih ediyor. Öyle Şangay Beşlisi’ymiş, şuymuş buymuş, gençlere hiçbir şey vaat etmiyor. Ancak ülkeyi yönetenlere bakıyoruz, kafalarına esince Şangay demeye başlıyorlar. Türkiye’yi Avrupa’dan uzaklaştıracak ne varsa yapmaya çalışıyorlar. Biliyorsunuz; geçen sene bir gece yarısı aldıkları hukuksuz bir kararla, öncüsü olduğumuz İstanbul Sözleşmesi’nden tek imzayla ayrıldılar. Şimdi de ülkemizi, kuruluşundan beri içinde yer aldığı Avrupa Konseyinin yaptırım kararlarıyla karşı karşıya bıraktılar. Niçin? Sayın Erdoğan’ın keyfi yüzünden. Almış yanına aynı zihniyetten iki ortak. Hukuku tanımadan, uluslararası sözleşmeleri umursamadan yürüyor. Kendi vatandaşımızın haklarını ihlal ettiği yetmiyormuş gibi, bir de bu ihlal tespit edildiğinde, bağlı olduğumuz sözleşmeyi uygulamamakta inat ediyor. Yahu, bu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin altında Türkiye’nin imzası var mı? Var. “Biz bu sözleşmeye uyacağız” diye devlet taahhüttü verilmiş mi? Verilmiş. Kuruluşundan bu yana, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan yargıçlar görev yapıyor mu? Yapıyor. Rahmetli Özal’dan bu yana, vatandaşlarımızın Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine başvuru hakkı var mı? Var. Yetmedi; taraf olduğumuz uluslararası anlaşma ve sözleşmelerin iç hukukumuzu bağladığı, kendi anayasamızın hükmü değil mi? Hükmü. Ve bütün bunlar, zamanında bizim kendi vatandaşlarımızın hakkını hukukunu korumak için yapılmış işler. Bir gün gelir de, otoriter bir iktidar vatandaşlarımıza zulmetmeye başlarsa, insanların nefes alacağı bir kapı olsun diye atılmış adımlar bunlar. Yazık… gerçekten çok yazık. Böyle bir devlet yönetimi olamaz. Özü-sözü başka, hali-tavrı değişken… Hava durumu musunuz siz yahu? Havayı bile öngörmek mümkün, ama Erdoğan’ı öngörmek mümkün değil. Bir de ne diyor? “Avrupa, yerel mahkemelerimizin kararlarını tanımıyormuş.” Yine en iyi bildiği işi yapıyor: meseleyi çarpıtıyor. Şimdi ben buradan Sayın Erdoğan’a soruyorum. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi onca yıldır bizim mahkemelerimize saygısızlık etmiyordu da şimdi mi ediyor? Eğer Türkiye AİHM’e en çok şikayet edilen ülkeler listesinde başlardaysa, bunun sebebi de sizsiniz. Yine kendisine soruyorum: Madem öyle, siz, kendiniz, niçin zamanında tam 3 defa Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine başvuru yaptınız? Evet, bu ülkede, yargının bağımsız ve tarafsız çalışmadığında yargının nasıl vahim hatalar yaptığını, bir şiir okuduğunuz için hapse girdiğinizde de gördük. Hatırlayın, o vesayet günlerinde size haksızlık yapıldığında, siz de Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kapısını çaldınız. Hem de üç defa çaldınız. Dönemin gazetelerine şöyle bir bakın arkadaşlar. Ne yazıyor? “Anayasa Mahkemesinin milletvekili olamayacağı kararı verdiği AK Parti Lideri Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine başvurdu” yazıyor. Üstelik bu, kendisinin üçüncü başvurusu. Sayın Erdoğan AİHM’e başvurunca sorun yok; ama başkası başvurduğunda var; öyle mi? Bakın arkadaşlar burada mesele, AİHM veya Sayın Erdoğan falan değil. 84 milyonun hakkını, hukukunu ilgilendiren; ülkemizin uluslararası itibarını belirleyen bir konudan bahsediyoruz.
Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve cukurovadogus.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Adana Escort Çukurova Escort Seyhan Escort Ankara Escort Mamak Escort Etimesgut Escort Polatlı Escort Pursaklar Escort Haymana Escort Çankaya Escort Keçiören Escort Sincan Escort Antalya Escort Kumluca Escort Konyaaltı Escort Manavgat Escort Muratpaşa Escort Kaş Escort Alanya Escort Kemer Escort Bursa Escort Eskişehir Escort Gaziantep Escort Şahinbey Escort Nizip Escort Şehitkamil Escort İstanbul Escort Merter Escort Nişantaşı Escort Şerifali Escort Maltepe Escort Sancaktepe Escort Eyüpsultan Escort Şişli Escort Kayaşehir Escort Büyükçekmece Escort Beşiktaş Escort Mecidiyeköy Escort Zeytinburnu Escort Sarıyer Escort Bayrampaşa Escort Fulya Escort Beyoğlu Escort Başakşehir Escort Tuzla Escort Beylikdüzü Escort Pendik Escort Bağcılar Escort Ümraniye Escort Üsküdar Escort Esenyurt Escort Küçükçekmece Escort Esenler Escort Güngören Escort Kurtköy Escort Bahçelievler Escort Sultanbeyli Escort Ataşehir Escort Kağıthane Escort Fatih Escort Çekmeköy Escort Çatalca Escort Bakırköy Escort Kadıköy Escort Avcılar Escort Beykoz Escort Kartal Escort İzmir Escort Balçova Escort Konak Escort Bayraklı Escort Buca Escort Çiğli Escort Gaziemir Escort Bergama Escort Karşıyaka Escort Urla Escort Bornova Escort Çeşme Escort Kayseri Escort Kocaeli Escort Gebze Escort İzmit Escort Malatya Escort Manisa Escort Mersin Escort Yenişehir Escort Mezitli Escort Erdemli Escort Silifke Escort Akdeniz Escort Anamur Escort Muğla Escort Bodrum Escort Milas Escort Dalaman Escort Marmaris Escort Fethiye Escort Datça Escort Samsun Escort Atakum Escort İlkadım Escort Adıyaman Escort Afyonkarahisar Escort Ağrı Escort Aksaray Escort Amasya Escort Ardahan Escort Artvin Escort Aydın Escort Balıkesir Escort Bartın Escort Batman Escort Bayburt Escort Bilecik Escort Bingöl Escort Bitlis Escort Bolu Escort Burdur Escort Çanakkale Escort Çankırı Escort Çorum Escort Denizli Escort Diyarbakır Escort Düzce Escort Edirne Escort Elazığ Escort Erzincan Escort Erzurum Escort Giresun Escort Gümüşhane Escort Hakkari Escort Hatay Escort Iğdır Escort Isparta Escort Kahramanmaraş Escort Karabük Escort Karaman Escort Kars Escort Kastamonu Escort Kırıkkale Escort Kırklareli Escort Kırşehir Escort Kilis Escort Konya Escort Kütahya Escort Mardin Escort Muş Escort Nevşehir Escort Niğde Escort Ordu Escort Osmaniye Escort Rize Escort Sakarya Escort Siirt Escort Sinop Escort Sivas Escort Şanlıurfa Escort Şırnak Escort Tekirdağ Escort Tokat Escort Trabzon Escort Tunceli Escort Uşak Escort Van Escort Yalova Escort Yozgat Escort Zonguldak Escort
Reklam kod içeriği yüklenmemiş.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.