Günümüzde sosyal medyada sıkça linç kültürünün izlerine rastlanmaktadır.Peki nedir bu linç kültürü?
Linç:toplumun kendinden farklı görüş,din,dil,düşünce yapısına sahip olanları yargılamasız olarak psikolojik,fiziksel şiddet eylemi uygulamasıdır.
•Sosyal medya, nefret söylemi içeriğinin üretilmesi ve kişilerin linç edilmesi için oldukça uygun bir platformdur.Sanal bir kimlik oluşturarak hayatlarında sahip oldukları öfkeyi,egoyu ve başkalarını sürekli eleştirme takıntılarını sosyal medyada yansıtıyorlar çünkü gerçek hayatta yansıtmak onlara daha büyük tepkiyle ,zararla dönüş yapabilir lakin sosyal medya bu tarz olayları yapmak için onlara daha kolay geliyor çünkü anonimliği kullanıyorlar ve birilerini kırmayı normalden daha az önemsiyorlar.Onay göstermedikleri şeye çok daha sert bir dille,dışlamayla ve hakaretlerle karşılık veriyorlar.Onları destekleyen kişileri bulduklarında ise bu davranışları devam ediyor,birçok kişinin bir araya gelip linç etmesiyle de hakaretler artış gösteriyor,kendilerini haklı bulmaya bile başlıyorlar.Yaptıkları bu kötü davranışlar insanların kendilerine hayatlarına ve hatalarına ait birçok düşüncelerini olumsuz yönde değiştiriyor.Bu değişimleri özellikle gençlerde görürüz çünkü zihinleri şekillenme yolundadır,kendilerini bulma evresindeler ve bu yüzden dışarıdan gelen dönütlere çok daha açıktırlar.Çoğalan kötü geri yanıtlar gençlerde anksiyeteyi,depresyonu,utangaçlığı,sosyal fobiyi oldukça artırıyor.
Yapılan araştırmalarda da bunu görüyoruz ki sosyal medya,depresyona sebep olan etkenlerin başında geliyor artık.Birey sadece eğlenmek için girdiği sosyal medyada zamanla bir yarış haline giriyor,takipçi artırma,beğenilme,fenomen olma sevdasına kapılıyor.Paylaşılanların perde arkasını bilmeden başka hayatlara özen duyuluyor. Öte yandan gençlerimiz fiziksel özelliklerinden doğan linç karşısında sürekli kendilerini değiştirmeye çalışıyor,aynaya baktıklarında kendilerinden memnun olamıyorlar,bu düşüncelerden kurtulamayanlar ise estetiğe yöneliyor çünkü bu sefer mükemmelliğe ulaşabileceklerini düşünüyorlar,bazıları ise estetik mağduru bile olabiliyor.Maalesef ki tüm bu çabalara rağmen,bir türlü onay ve beğeni görmediğini düşünen insanlarda ise bu yol intihara kadar gidiyor.Yaşanılan tüm bu olaylardan negatif olarak etkilenen bireyler kendilerini konfor alanına çekerek toplumdan ve üreticilikten uzaklaşarak dengesiz bir tüketiciliğe yöneliyor.
Sanaldaki paylaşımların çoğu ise sadece beğeni almak için atılan fotoğraf ve videolardan ibaret.İnsanlar bu tarz paylaşımları bile başkalarının ne düşüneceğini önemseyerek yapmaya başladılar,insanlar diğer insanları olduğu gibi kabul etmiyor üstelik kendilerini bile kabul etmez hale geldiler.Oysa 'her güzelin bir kusuru vardır' sözünden de yola çıkarak herkesin,her şeyin bir kusuru olduğu,bunun zaaf olmadığını aksine bunların da hayatlarına renk kattığı bilincine ulaşılabilse ve insanları olduğu gibi kabullenip sevgi-saygı göstersek dünya bambaşka bir hal alabilir.Eğer bu bilince ulaşılamazsa bencilce linç eylemlerinde bulunarak insan hayatını hiçe sayan,ciddi sağlık sorunlarına yol açan hatta intihara sebep olan bir topluluk sürekli var olacak ve bu hayat yaşanılmaz kılınacak.Velhasıl kelam her yola önce kendinden başlayarak çık,önce kendini sertçe eleştirmeyi bırak,sev kendini.Kendini sevdikten sonra duyduğun özsaygı ile başkalarına da saygı duy.Unutma ki insan kendini sevip saydığı sürece bu sevgi ve saygıyı tüm kainata gösterir.